Belgesel (dökümanter) deyimi “belgelerle ilgili, belgelerden oluşan, belgelere dayanan” gibi anlamları dile getirdiği için kullanımı sadece sinemayla ilgili değildir. Belgesel film ise sinema içinde ayrı bir yeri olan ve çeşitli alt türlere ayrılan sanat dalıdır. Belgesel filmin oluşumunda iki önemli öğe vardır. Belgesel film yapımcısı bu iki önemli öğeyi kullanarak bir eser üreten sanatçıdır. Belgesel film, insanların hem zihinsel etkinliklerini, hem de duygusal etkinliklerini harekete geçirmeyi amaçlar. Bu amaç da yaşamın gerçekliğini sanat yoluyla ifade etmeyle gerçekleştirilir. Belgesel film yaşadığımız dünyanın gerçekliğidir. Yaşamın kendisidir.
Aslına sadık kalarak yeniden kurulmak yoluyla yorumlanan gerçekliğin bir yönünü akla ya da duygulara seslenecek biçimde film üzerine kaydetme yöntemlerinin tümü belgesel filmdir. Buna göre gerçeğe sadakat,belgeselin ayırt edici ve bu nedenle vazgeçilmez özelliğidir.
Belgesel sinemanın direği olan belgeler, belgesel filmlere malzeme olmakla, sürekli değişen, kaybolup giden değerlerin sonraki kuşaklara aktarılmasına, böylelikle toplumsal hafızanın canlı tutulmasına aracılık ederler.
Başka bir deyişle, tozlu raflarda, arşivlerde bekleyen belgeler ya da her gün baktığımız ama göremediğimiz yaşam parçaları, belgesel filmcinin onlara kattığı ruhla bir vücut bulur ve konuşmaya başlar.
Sinemayla özellikle de belgesel sinema ile uğraşıyorsak belgelemek su içmek, yemek yemek, uyumak gibi zorunluluk olarak çıkmalı karşımıza. Daha da ötesi nefes almak kadar içgüdüsel olmalı. Her gün aynı sokaklardan geçsek de, her gün aynı sokaklardan geçtiğimizin bilincinde olarak değişimi, varoluşu, yok oluşu, anlık olayları belgelemeyi ve biriktirmeyi görev saymalıyız.
“Geçmişi olmayan hiçbir şey olamaz”. Belgeler,öykülerdir, tespitlerdir, doğrulardır, yanlışlardır, geçmişi var edenlerdir. Belgeler, belgesel sinemanın en önemli malzemesidir. Belgesel filmler yaparken belleklere yeni belgeler ekleriz.
Belgesel Sinemacılar, gözlemleyen, kaydeden, olayların, durumların geçmişini, geleceğini araştıran yaklaşımlarıyla dünü ve bugünü yarına aktaran toplumsal hafıza elçisi olma sorumluluğunun bilincinde olduğunu söylemekteler.
Toplumsal hafızayı oluşturmanın yolu ise anıları, insan hayatlarını bilgileri, ve belgeleri biriktirmek… Sesleri ve fotoğrafları biriktirmek…Daha da ötesi ayrıntıları biriktirmek…
Belgesel sinemacının işi ise bu biriktirdiklerimizi estetik değerlerle önyargısız yoğurmak/ yorumlamak. Belgesel sinemacının sonsuz bir özgürlük alanı vardır. Konu seçiminde zorlanmaz. Her coğrafyanın zengin bir doğası, her doğanın kendini üreten malzemesi vardır. Doğadan insana, insandan zamana akıp giden bu sonsuz süreçte belgesel sinemacı yaşanan çağı sorgulayan kişi olmaktan geri kalmayacaktır.
Sonuç olarak; belgesel sinema yaşadığımız günün ya da yakın tarihimizin “izdüşümüdür”. Yazılan cümle, çekilen bir kare fotograf ve giderek belleğin en güçlü açılımı olan belgesel sinema ! Sanatın yaşantıyla, yaşantının tarih oluşturmakla buluştuğu, yedinci sanatın bu alt dalı, yeterince ilgi görmeye hak kazanmaktadır.
Kaynak: Asinema